TINI

KÜRATÖR:DERYA YÜCEL

SANATÇILAR: FİKRET ATAY, ANRI SALA

Buradaki umut, insanların “var olmadan olamama” algısından sonra başlayabilir: 
varolmalıyız ve ancak ortaklaşarak varolabiliriz.”

Agamben, G.
“Gelmekte Olan Ortaklık”, çev. Betül Parlak, İstanbul: Monokl. 2012

Bilsart, 2 Ocak – 31 Ocak tarihleri arasında, küratörlüğünü Derya Yücel’in üstlendiği “Tını” isimli sergiye sahipliği yapıyor.

Mutlu yaşam fikri ile çerçelenmiş politik bir yaşam nasıl düşünülebilir? Ortaklıkları olmayanların ortaklığı mümkün olabilir mi? Agamben, politik felsefesi doğrultusunda çıplak olan hayattan, politik olan yaşama nasıl geçileceğine dair fikirlerini “Gelmekte Olan Ortalık” üzerinden ifade eder. Ortak amaçlar etrafındaki birlik olarak ‘birliktelik’ yerine ‘ortaklıkta temellenmeyen bir-aradalık’ düşüncesi konur. İleri sürülen, bir-aradalığın hiçbir aidiyet ortaya koymadan diğer yandan da en ortak olan üzerinden kurulabileceğidir. Ortaklaşmak, temsile dökemeyeceğimiz, kavramsallaştıramayacağımız bir yakınlıktır. ‘‘Siyaseti teşkil eden de bu nesnesiz bölüşüm, bu özgün birlikte-duyumsamadır’’. (s.78)

‘Ortaklıkta temellenemeyen’ ama en ortak olana referans vererek ses ve müzik olgusunu merkezine alan “TINI”, Anri Sala ve Fikret Atay’ın video üretimlerini yan yana getiriyor. Birlikteliğe (ortaklıkta temellenen) değil, ortaklığı olmayan bir-aradalığa vurgu yapan “TINI”, özgün bir birlikte-duyumsama üzerinden temelleniyor. Tekilliğin tüm özelliğini bünyesinde taşıyan ve tam da bu özgüllüğü ile ortaklaşabilen farklı tavırların bir aradalığının altını çiziyor. TINI, anlam olarak sesin ilişkisel doğası ile organize edilmiş seslerin (müzik) form, yapı ve duygu kombinasyonları ile ilgili bir ifadeden çok, bunlar arasındaki ayırt edilebilir özelliği olarak tanımlanıyor. Bir sesteki karakteristik ton rengi; perdesi, yüksekliği ve şiddeti aynı olsa dahi bu sesleri birbirinden ayıran nitelik olarak “TINI”, farklılıkların ortaklaştığı alana dair bir metafora dönüşüyor. Sanatçıların videolarındaki ortaklığın konseptini belirleyen ses, müzik ve ritim, kişisel bir deneyim olmaktan çıkarak kamusallaşıyor, farklı anlatılar ve ifade stratejileri üzerine kurulu bir ortaklığa dönüşüyor.

ANRI SALA

LE CLASH

16 Ocak – 31 Ocak, 2020

Anri Sala’nın 2010 tarihli “Le Clash” isimli filmi, terkedilmiş, işlevini yitirmiş bir konser salonu görüntüsüne eşlik eden aşina bir melodiyle başlıyor. Görüntülerde, iki gezici sokak müzisyeni ile kolunun altına aldığı bir ayakkabı kutusunu enstrümana çevirmiş başıboş ve yalnız bir figür farklı sahnelerde, eş zamanlı biçimde buluşuyor. Bu farklı melodiler birleştiğinde, 1976’da kurulan ve 1986 yılında dağılan, politik duruşu müziklerinin ayrılmaz parçası haline getirmiş, ırkçılık, şiddet, sömürü, savaş gibi temaları punk estetiğine entegre eden İngiliz punk rock grubu’na ait “Should I Stay Or Should I Go” isimli şarkısıyı ortaya çıkarıyor. Şarkının melodisi günümüze taşınırken, ses, bir zamanlar ortak bir mekan olan bu terkedilmiş binanın ıssızlığında yankılanıyor. Geçmişten geleceğe doğru akan bu tını, umudun, direnmenin ve inanmanın mümkünlüğü üzerine, ortaklığı anımsatıyor.

ANRI SALA hakkında:

Anri Sala, görüntü, mimari ve ses arasındaki çoklu ilişkiler yoluyla dönüştürücü, zamana dayalı eserler üretir ve bu eserleri, deneyimleri katlamak, devirmek ve sorgulamak için birer öğe olarak kullanır. Sanatçının çalışmaları, dildeki, sözdizimindeki ve müzikteki kopuşları araştırıp, tarihin yeni yorumlarını yaratan, eski kurguların ve anlatıların yerini alacak daha az belirgin ve daha nüanslı diyaloglarla yol açan yaratıcı yer değiştirmeleri davet eder.

Sanatçının çalışmaları, Torino Castello di Rivoli (2019), Museo Tamayo, Mexico City (2017); New Museum, New York (2016); Haus der Kunst, Münih (2014); Centre Pompidou, Paris (2012); Serpentine Galeri, Londra (2011); Kuzey Miami Çağdaş Sanat Müzesi (2008) ve ARC, Paris’teki Musée d’Art Moderne de la Ville de (2004) açtığı kişisel sergilerde yer almıştır.

57. Venedik Bienali (2017), documenta (13) (2012), 29. São Paulo Bienali (2010), 2. Çağdaş Moskova Bienali (2007), 4. Berlin Bienali (2006) gibi önemli uluslararası bienallere ve çeşitli karma sergilere de katılan Sala, 2013 yılında Fransa’yı 55. Venedik Bienali’nde temsil etmiştir.