KUARTET

B3 Koleksiyonu’ndan bir Seçki

Begüm Yamanlar, Eda Sütunç, Leman Sevda Darıcıoğlu, Hacer Kıroğlu
31.10.2023 – 25.11.2023

Video üretimlerine odaklanan Bilsart, “Kuartet” adlı sergisine 31 Ekim – 25 Kasım 2023 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.

Sergi Begüm Yamanlar, Eda Sütunç, Leman Sevda Darıcıoğlu ve Hacer Kıroğlu’nun eserlerini tematik bir seçkide izleyiciyle buluşturuyor. Bir ay boyunca her hafta bir sanatçının eserinin sergileneceği “Kuartet” sergisi, insanın kendisi ve çevresiyle ilişkisini bedensel ifade ekseninde inceliyor. Bilsart’ın kurucusu Selman Bilal’in B3 koleksiyonundan seçilen dört eseri ilk kez bir araya getiriyor.

Etimolojik kökenini Latince “dört parçadan oluşan, dördüncü” anlamındaki quartus kelimesinden alan kuartet (quartette), 19. Yüzyıldan itibaren dört solo enstrüman veya sesten oluşan bir müzik grubunu tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır. Müzikte çok sesli ve uyumlu bir birlikteliği işaret eden bu tanım, bir yandan insanın yaşam ve toplumla olan bağlarını farklı bakış açılarından incelemeye zemin hazırlarken diğer yandan aynı kelime kökünden türeyen kavşak kelimesine (carrefour) gönderme yaparak bu bağların birbiriyle kurduğu ilişkiyi karşılaştırmalı bir biçimde tartışmaya açar. Kimlik ve beden üzerinden şekillenen “Kuartet”, dört sanatçının farklı zamanlarda ve farklı motivasyonlarla ürettiği videoları, her defasında birine odaklanarak sergi mekânına taşıyor. İnsana dair bu temel kavramların, disiplinlerarası üretimlere sahip dört sanatçı olan Leman Sevda Darıcıoğlu, Hacer Kıroğlu, Eda Sütunç ve Begüm Yamanlar’ın pratiklerindeki yansımalarını, zamanın ruhuna kuşkuyla yaklaşan bir kurguyla buluşturan sergi bir aradalığın olasılıkları üzerine yeni okumaların kapılarını aralıyor.

31 Ekim – 4 Kasım          Begüm Yamanlar, Tahribat (2016)

7 Kasım – 11 Kasım        Eda Sütunç, Acımadı ki (2020)

14 Kasım – 18 Kasım      Leman Sevda Darıcıoğlu, Eksiğiyle Tamam (2019)

21 Kasım- 25 Kasım       Hacer Kıroğlu, İsimsiz (2009)

BEGÜM YAMANLAR, Tahribat

Kentlerin dönüşümü insanı koşullandırarak onu değiştiriyor. İnsanın doğadan kopuşu ve uygarlık tarihi el ele ilerliyor. Sürekli dönüşen kent olgusuyla birlikte insanın geçirdiği dönüşüm hafıza üzerinden okunuyor. Yeniden inşa edilen şehir hafızası fiziksel bir duyumsama üzerinden anlatılıyor. Bir çeşit bedensel bir duyumsamaya dönüşen şehir hafızasındaki tahribat şehrin derisi üzerinde oluşan bir yara üzerinden tasvir ediliyor. Kanayan bir insan dokusunu andıran bu imge insan ve kent ruhu arasındaki bağı görünür kılıyor. İçinde birçok anı barındıran hafıza hızlı ve değişken şehir yaşamıyla birlikte an’da iz bırakmış imgeler yığını haline dönüşürken Yamanlar’ın fotografik görüntülerden oluşturduğu video çalışması değişim içerisindeki kente bir bakış sunuyor.

EDA SÜTUNÇ, Acımadı ki

Videoda sanatçının üç dakika boyunca kendini tokatladığını görüyoruz. Attığı her tokatta “acımadı ki” demektedir. Yapamayana kadar kendini tokatlamaya devam eder. Acımadığını söylerken yüzüne tokat atmaya devam etmesi adeta çocukça bir inat gibidir. Duyguları fiziksel bedenine yansımaya başlar ama ifadesiyle acıyı reddeder. Performans onun iki benliğini ortaya koyar: çok hisseden ve duyguları reddeden.

LEMAN SEVDA DARICIOĞLU, Eksiğiyle Tamam

“Bu ev ‘tamamlanmayı’ isteyen bir halde değil, eksikliğine sahip çıkıyor aksine.

İnsanın ötekine karşı sonsuz şeffaflığı, öteki ile sonsuz birleşim, sonsuz paylaşım, sonsuz alışveriş peşinde değil. İnsanı kendindekiyle yetinip göğe, denize, ağaca, toprağa bakmaya, durmaya çağırıyor. O yüzden burada arzu imkânsız eksik nesnesini aramıyor, kendindeki ne ise onu yaşıyor.”

Leman Sevda Darıcıoğlu Eksiğiyle Tamam‘da öngörülemezliğin ve tekrarın etkilerini bedensel bir araştırmaya yatırır. Darıcıoğlu performans süresince her gün ne yapacağının kararını altı yüzeyli bir zarın atışına bağlar. Sanatçının tasarladığı zarın her yüzeyinde bir eyleme bağlı olan semboller yer alır.

Bu eylemler:

– (B2 evinin yapıldığı taşlarla yapılmış) Oturduğunda Darıcıoğlu’nun tam sığdığı ve ona ancak 2-3 santimlik bir hareket alanı veren 3 tarafı kapalı, zeytin ağaçlarına ve Ege Denizi’ne açılan büyük cama gelen tarafı açık taş-evde oturmak

– Bir taşı taşımak

– 1den başlayarak 6 saatte gelinen yere kadar saymak

–Darıcıoğlu tarafından önceden seçilmiş olan Sappho şiirlerinden parçaları okumak

– Suyla ellerini yıkamak

– (Darıcıoğlu yalnızsa) “Beklemeden beklemek” / (İzleyici gelir ve sanatçının karşısında yer alan sandalyeye oturursa) Önce bir zeytin ikram edip izleyici ile beraber yiyerek izleyicinin bir sırrını paylaşmasını teklif etmek Han Tümertekin’in bir yapısı olan B2 Evi’nin mimarisinden ve köyle kurduğu ilişkilerden başlangıç noktasını bulan Eksiğiyle Tamam’da, insanın öteki ile ve kendi ile ilişkisindeki açıklık-kapalılık konuları performansın çerçevesini temel belirleyen konulardan biridir. Belirlenen her eylem evin ve köyün dinamiklerinin içerisinden Darıcıoğlu’nun aklında doğan sorulardan kaynağını bulur.

Kuzey Ege’nin bir köyünde yer almasının etkisiyle çoğu zaman yalnız geçen performans izolasyon ve süresinin getirdiği tükeniş nosyonlarının da etkilerini araştırır.

HACER KIROĞLU, İsimsiz

Sanatçının kendisini kullandığı performansın videosunda, önce dişlerini, ardından tüm yüzünü şiddetle fırçaladığını görüyoruz. Temizleme/temizlenme eyleminin arzulanır, masumiyet yüklü dokusu, bir anda bir şiddet eylemine dönüşüyor. Bu çalışma, ev, yuva gibi kavramların, huzur mutluluk gibi duygularla değil şiddet ve mücadeleyle yüklü olabileceğine dair bir önermeye işaret ediyor.