PONTOPOROS: FİLM OLARAK KÜLTÜRHANE

Sanat Konuşması : Burak Delier & Ezgi Bakçay
01.09.2022

Bilsart, Burak Delier’in “Pontoporos: Film olarak Kültürhane” isimli sergisine 1 Eylül – 10 Eylül 2022 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.

Bir Kafe, Bir Kütüphane, Bir Mutfak ve Bir Gemi

Yasanın geçerli olduğu olağan hâl ile yasanın askıya alınmasıyla ortaya çıkan Olağanüstü Hâl arasındaki fark ve farksızlığın, alelâde bir nesne ile onun istisnaî hikâyesi arasındaki fark ve farksızlık ile ters ve yansımalı bir ilişkisi vardır. Alelâde bir nesnenin veya günlük bir işin etrafında dolaşan söylem, somut olarak o nesnede veya gerçekleştirilen işte çok küçük (olağan) değişimlere sebep olurken, değer ve anlam açısından çok büyük (olağanüstü) bir farka sebep olabilir. Maddi ve küçük farkın kolayca kayıt altına alınabilmesine karşılık; büyük değer ve anlam farkı kolayca yakalanamaz; görülür, duyulur kılınamaz. “Pontoporos: Film Olarak Kültürhane” (2019), Mersin’de KHK’larla işlerinden çıkartılan akademisyenlerin kurduğu -artık neredeyse bir sosyal merkez gibi çalışan- bir kafe ve kütüphane olan Kültürhane’ye odaklanıyor. Ulaş Bayraktar’ın Kültürhane’yi tanımlarken dile getirdiği gibi pontoporos, Yunanca’da “kendi rotasını kısa süreli bir geçit olarak açan gemi” anlamına geliyor. Kültürhane alelâde bir kafe-kütüphane değildir, bir gemidir -ve başka bir sürü şeydir-; dolayısıyla ona odaklanan bir film de bir film olamaz, olmamalıdır. “Pontoporos: Film Olarak Kültürhane” ne temsil etme, karşı-enformasyon sunma ne görünmez/duyulmaz kılınmış olanı görünür/duyulur kılma ne acınası bir empatiye çağırma ne düzenden dışlananı tekrar düzene dahil etme girişimidir. Kanıtları kolayca sunulamayan olağanüstünün farkını ve farksızlığını anlama çabasıdır. Kurtuluşumuzun -eğer varsa böyle bir ihtimal-, güzellikle veya bu dünyanın hâkim mantığı yoluyla gerçekleşmeyecek olması çok muhtemeldir. Sanat faaliyeti, krizleri, felâketleri ve biyolojik ölümler, sivil ölümler ve hatta gezegenin ölümü dâhil her türden ölümü kendi lehine yöneten iktidarların karşısına çıkarılabilecek bir üslûbun araştırılması değil midir? “Pontoporos: Film Olarak Kültürhane“nin de dâhil olduğu son yıllardaki çalışmalarımda bu üslûbu arıyorum.

BURAK DELİER HAKKINDA

Burak Delier (d. Adapazarı 1977) İstanbul’da yaşıyor. Birçok formatta ürünler ortaya koyan sanatçı, Tarihin Küçük Odası (Karşı Sanat, 2022),  Hür Budalalar ve Kurnazlar Cemiyeti (Pilot, İstanbul, 2016), Freedom Has No Script (Iniva, Londra, 2014), Sen Rolünü Oyna, Senaryo Arkadan Gelir (Pilot, İstanbul, 2013), Koleksiyonerin Dileği (Pilot, İstanbul, 2012) gibi kişisel sergilerin yanında Bardergi: Kendini Bar Zanneden Dergi (Eylem Akçay, Emre Tansu Keten ve Taylan Kesanbilici ile, 2018) gibi kolektif projeler de gerçekleştirmektedir. Katıldığı grup sergiler arasında; İstanbul. Tutku, Neşe, Öfke, MAXXI Müzesi, Roma (2015), Uluslararası Sanatçı Filmleri, İstanbul Modern, İstanbul (2015) ve Whitechapel Galeri, Londra (2014), Unrest of Form, Viyana (2013), 2010 ve 2008 Taipei Bienalleri, Fikirler Suça Dönüşünce, Depo, İstanbul (2010), 10. İstanbul Bienali (2007), Gerçekçi ol, İmkansızı Talep Et! (2007) sayılabilir.

Kolektif ve bireysel çalışmalarında kapitalizm ve güncel sanat pratikleri arasındaki ilişkiyi görünür kılmakla ilgilenen Delier, gerilla taktikleri ve gündelik yaşamdan ödünç aldığı stratejilerle absürd kesişmeler yaratarak hayatı bir araştırma nesnesi haline getirir. Kendini ve sanatı sorunsallaştıran bir yaklaşımla araştırmalarını sürdüren sanatçı, halihazırdaki üretim ve güç ilişkilerinin ötesinde, hayatı daraltan baskın yaşama kültürünün karşısına konabilecek nefes alma alanları yaratmaya çalışıyor.

Delier’in sanat ve siyaset ilişkisini tartıştığı yazıları Koç Üniversitesi Yayınları’ndan Sanat Dünyasının Senaryoları (2016) başlığıyla yayımlandı.