NA/MÜTENAHİ HÜRRİYET
Küratör: Nazlı Pektaş
Sanatçılar: Sibel Horada, Berat Işık
Çevrimiçi Sanat Konuşması: Sibel Horada & Berat Işık
Moderatör: Nazlı Pektaş
03.02.2021
Bilsart, 3 Şubat – 1 Mart tarihleri arasında Nazlı Pektaş küratörlüğünde gerçekleşecek Sibel Horada ve Berat Işık’ın eserlerinin yer alacağı “Na/Mütenahi Hürriyet” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. “Na/Mütenahi Hürriyet” sergisi; Sibel Horada ve Berat Işık’ın videoları eşliğinde hürriyet ve adalet meselesini sonlu/sonsuz bakışla takibe alıyor.
Hürriyet ve adaletten söz açıldığında sanat yapıtı; huzursuz bir anda ve mekânda durmayı yeğler. Zira çeşitli formlar ve ifadeler aracılığıyla, duyulur ve bilinir olanı paylaşmanın yollarını arar, bulur ve paylaşır. Bu bir tür tanıklıktır: İçeride ve dışarıda olanın, tarihin ve şimdinin eşliğinde.
Bu sergide Sibel Horada ve Berat Işık’ın videoları karanlığa/bulanıklığa/hiçliğe hareket, ses ve yazıyla odaklanıyor. Anlatım biçimleri birbirinden apayrı olan bu iki iş; adına anıt dikilen zamanlardan günümüze; coğrafyamızda hürriyetin dev bir hiçliğe dönüşen uğultusunu ve adaletin bir türlü kök salamamasını konu ediniyor. Hürriyetin ve adaletin na/mütenahi geleceği hakkında sorular soruyor.
Sibel Horada’nın 2017 tarihli Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet isimli video işi, Türkiye’nin ilk ulusal anıtı Abide-i Hürriyet’in içinde çekilmiştir. Anıt; 2. Meşrutiyet aleyhine yönetime karşı başlamış ve hızla tüm İstanbul’a yayılmış 31 Mart isyanında özgürlük, eşitlik, kardeşlik adına ölenlerin anısına 1911 yılında mimar Muzaffer Bey tarafından yapılmış. Sibel Horada, dışı gökyüzüne uzanmış bir top namlusu olan, içi ise bir mescit olarak tasarlanan, etrafında isyanda ölenlerin mezarları bulunan bu anıtta; hem hürriyetin karşısındaki ölümün, hem de meşrutiyetin milletten ulusa geçiş nidalarının hayaletlerini takibe alır.
Hem anıt hem de Meşrutiyetçilerin, Fransız Devrimi’nden aldıkları üç kavram Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet -Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik- (meşrutiyetçiler bu kavrama adaleti de eklemişlerdir) Horadı’nın videosunun merkezidir.
Sanatçı, izleyeni toplumsal belleğin şimdiyi de içine alan gerçekliğinde baş döndürücü bir yolculuğa çıkarır. Öldürenler ve ölenler arasındaki karanlık, sloganın aciliyetini o gün bugündür sımsıkı örter. Horada videosunda, adına anıt dikilen, hürriyet kavramının bu topraklardaki geçmişine iner. Tarihin ve şimdinin gerçekliğini, anıtın rahminde; karanlıkla aydınlık, hürriyetle tutsaklık arasında girdaba sokar.
Berat Işık’ın 2020 tarihli “Dren” serisinin ikincisi olan, Adalet videosu ise “ADALET” kelimesinin karanlığa dönüşene kadar yeniden ve yeniden yazılmasından ibarettir. Adalet yazıldıkça kaybolan bir ikballe karşımızdadır. Videoda Berat Işık, yazdıkça yazar. Geri gider yazar, başa döner yazar… Bitmeyen, sonu kestirilemeyen adalet, eşitlik, özgürlük ve hürriyet arayışının sonsuz tekrarına dönüşür. Işık, yaklaşık yedi dakikalık videoda daktilo yazan bireyin adalete olan inancını sonsuz bir tekrarda takibe alır ve sorular sorar: Yara izlerimiz, adaletsizliğin ezdiği bir hiçliğe mi dönüşmektedir? Videoda okunmaz hale gelen adalet kimin adaletidir? Birey bir an için, adalete rastlarsa yazmaktan ve onu aramaktan vazgeçebilir mi?
Adaletin, içeride olanla dışarıdakiler arasındaki derin sessizliği bu altı harfin sesiyle uğultulu bir esrimeye dönüşür. Dakikalar içinde seçilemez hale gelen yazıdan geriye karanlık ve boşlukta yankılanan sesler kalır. Video, bir yandan şimdinin gerçekliği hakkında devam eden tutulmaya dair bir video “anıt” olma ihtimalini düşündürür, diğer yandan da üzerine yazılmakta olan kâğıt daha kaç gün dayanacaktır…
Horada ve Işık’ın videoları, na/mütenahi hürriyet isimli bu sergide geçmişle şimdinin ortaklığında bir araya geldi. Sergi, iki sanatçının bakışıyla uğruna azaltılan, yok edilen hayatlara dair hep başa dönen huzursuz bir okuma sunuyor.
Nazlı Pektaş
SİBEL HORADA
Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet (Libérte, Égalite, Fratérnite)
Horada’nınHürriyet, Müsavat, Uhuvvet (Libérte, Égalite, Fratérnite) adlı işi,Türkiye’nin ilk ulusal anıtı olan Abide-i Hürriyet’in içindeki boşlukta çekilmiş, döngüsel bir video. Fransız devriminin öne çıkardığı, Libérte, Égalite, Fratérnite sloganının Osmanlıcası olan Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet; bu kavramların ulus inşa süreçlerindeki merkeziyetine atıfta bulunuyor.
Abide-i Hürriyet, 1908 devrimiyle yeniden tahsis edilen anayasal düzeni ve 31 Mart ayaklanmasının bastırılışını kutlamak için 1911 yılında inşa edilmiş. Anıt, üçgen bir kaide üzerinde, mukarnas geçişlerle yükselen, namlusu gökyüzüne yöneltilmiş top formuyla, klasik bir zafer anıtına benziyor. Ancak ilk bakışta kendini ele vermese de içinde, üçgen kaidenin bir kenarında bulunan kapıdan girip merdivenleri inerek ulaşılan, bir kripta odası bulunuyor. Cami olarak tasarlanan bu mekân, anıtı çevreleyen Hürriyet’i Ebediye Tepesi şehitliğinde yapılan askeri cenaze törenlerinde kullanılıyor. Abide-i Hürriyet’in içindeki bu fiziksel boşluk, kimlik inşa süreçlerini yöneten tüm anlatıların temelindeki kurucu, üretken boşluğa işaret ediyor.
Hürriyet, Müsavat, Uhuvvet adlı video için Esra Üçcan tarafından bestelenen müzik, 3/4’lük temposuyla üçleme formuna eşlik ederken, solo olarak yer verdiği teremin, Cihan Gülbudak (Meczup) tarafından çalınıyor. Boşluktaki enerji akışını algılayarak çalışan bir enstrüman olan teremin, kameranın, bir takip ve arayışa denk düşen döngüsel koreografisinin atmosferini de belirliyor.
SİBEL HORADA HAKKINDA
2003 yılında Brown Üniversitesi, Görsel Sanatlar Bölümü’ndeki lisans eğitimini tamamlayan Sibel Horada, çalışmalarında kişisel ve kolektif olanın tarihine odaklanır. 2011’de Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamlayan sanatçı çalışmalarında, form ve metin birlikteliğinden beslenir. Sanatçı üretimleri için tarihi malzemeden doğaya kadar çeşitli alanlarda arşiv çalışmaları ve araştırmalar da gerçekleştirir. Zaman içinde yitirilerek durağan bir hale gelip belleği oluşturan her şey, Horada’nın üretimi için hareket noktası olduğu andan itibaren, canlı dinamik bir hal kazanır. Bellek, sürekli keşfedilerek ve sürecin akışı içinde yeniden üretilerek, fiziksel ve görsel bir yapı kazanır. Dolayısıyla eserleri salt geçmişi değil, güncel fikrinden geleceğe uzanan zamanı temsil için belleğin biçimleri arasında dolaşır. Kavramsal ve sembolik göndermelerle yüklü yorumlamaları akış içinde okunabilen Horada, anlatısını şiirsel bir duyarlılıkla görselleştirir.
BERAT IŞIK
ADALET
“Seni seviyorum… Deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum.”*
Adalet, Berat Işık’ın “Dren” adlı video serisinin ikinci videosudur. Drene etmek; cerahat dolmuş zonklayan bir yarayı, çıbanı, yumruyu kesip boşaltma işlemine deniyor. Peki duygular zonklayınca ne yapmalı?
İlkokuldayken en çok sevdiğim şeylerden biri dayımın kütüphanesinde zaman geçirip daktilosuyla oynamaktı. Daktilo ile yazılan kağıt hemen bir ciddiyet, resmiyet ve gerçeklik kazanıyordu. Kendime daktiloyla yazdığım, üzerine bir logo kondurup boyadığım özel dedektif kimliğim o kadar “gerçekti” ki arkadaşlarım hayran kalmıştı.
Dayımı aradım daktilosunu alıp eve getirdim daktilonun başına oturup yazmaya başladım çok uzun yazmayacaktım sadece 6 harf yazdım A,D,A,L,E,T yazdım başa dönüp tekrar yazdım, bi daha yazdım hani daktiloyla yazılan şey “gerçek” olur ya çocukluğumdaki özel dedektif kimliğim gibi gerçek olsun diye yazdım, bir şeyi çok dersen olur ya işte öyle yazdım, bi daha yazdım, ben yazdıkça adalet kara bir buluta dönüştü karardıkça karardı doldukça doldu…
Hepimizin savrulup kaybolacağı kara bir tufana dönüşmeden drene edilmeli…
*Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali.
2 Nisan 1948’de öldürülen Sabahattin Ali için adalet hâlâ tecelli etmedi…
BERAT IŞIK HAKKINDA
1976 Yılında Diyarbakırda doğdu. Aktif olarak 1990’lı yılların sonundan itibaren ürettiği işlerinde genel olarak videoyu kullanır. Resim eğitimi alan sanatçının, üniversite öncesi tanıştığı kavramsal sanat, üretimlerinin ana izleğini oluşturur.
Göç, kültür, toplumsal problemler ve sosyal kimlikler üzerine eleştirel ve ironik bir dili benimseyen sanatçının video üretimleri ütopik bir vizyona ve performatif bir niteliğe sahiptir. Kara mizahın zemin teşkil ettiği videolarında, Işık, popüler kültürün kolektif hafıza üzerindeki etkisini sorgulamaktadır.
Ele aldığı konuların hassasiyetine yüksek bir özen ve dikkatle yaklaşan sanatçı çağdaş topluma eleştirel bir gözle bakmakta ve azınlıkların Türkiye’de içinde bulduğu hassas pozisyonun altını çizmektedir. Videoları dışında çeşitli mecralarda ürettiği formlar, sanatçının bireysel kimliği ve kişisel hafızası ile iç içe geçen toplumsal bellek katmanlarının dışavurumu olarak izlenir.
Pompidou Müzesi, Tate Modern, ZKM Karlsruhe, NGBK Berlin, École des Beaux-Arts
Paris, Arter, İstanbul Modern, Salt, Depo gibi kurumlarda sergi, özel gösterim ve konuşmalar yapan sanatçı yurtiçi ve yurtdışında birçok karma ve kişisel sergi gerçekleştirdi, çeşitli film festivallerinde belgesel ve videoları gösterildi, sanatçı halen Diyarbakır’da yaşıyor ve çalışıyor.